ALEXANDRA
Aşk ve Kadim Sırlar
Kalbinizi derinliklerine çekecek büyük bir aşk hikayesi ve kadim sırlarla dolu bir maceraya hazır olun. ALEXANDRA - Aşk ve Kadim Sırlar, hem aşkı hem de evrenin gizemlerini keşfedeceğimiz, zamanlar ve medeniyetler arasında sürükleyici bir yolculuk sunuyor.
Kanser hastası babasının tedavisi için Los Angeles’a giden ve orada İngilizce öğretmeni Alexandra’ya derin bir platonik aşk besleyen kahramanımızın, bu aşkın izlerini ararken karşılaştığı zorlukları takip edin. İstanbul’a döndüğünde, Alexandra'yı ne Google ne de sosyal medyada bulabilen kahraman, ona ulaşmanın başka bir yolunu bulur: Bir roman yazmak. Bu roman, ona hem kayıp aşkını geri getirme umudu, hem de insan zekâsının sırlarını keşfetme fırsatı verecektir.
Eric von Däniken’in uzaylı zekâ teorisinden esinlenerek yazılan ALEXANDRA, antik Mısır’dan başlayıp kadim medeniyetlerin sırlarına kadar uzanan bir destanı anlatıyor. Sezar’ın Roma’sından Kleopatra’nın Mısır’ına, Anadolu’nun kadim krallıklarına ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'sine kadar uzanan bu epik hikaye, tarih ve mitolojiyle iç içe geçmiş bir dünyanın kapılarını aralıyor.
Ancak ALEXANDRA, yalnızca bir tarihi roman değil; soyu Kommagenelere dayanan bir ailenin Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerindeki öyküsü ile Bahathan ve Alexandra arasında imkânsız görünen bir aşkın destansı anlatımıdır. Zamanla unutturulmuş büyük bir sır, binlerce yıl önce yaşamış uygarlıkları ve onların iç içe geçmiş kaderlerini yeniden gün yüzüne çıkarmaya hazırlanıyor.
Zamanın ve mekânın sınırlarını aşan bu büyüleyici hikayede, hem tarihsel gerçekliklerle hem de insan ruhunun derinliklerinde gizli kalmış aşkla yüzleşeceksiniz. Alexandra ile Bahathan’ın yolları kesişecek mi? Kadim sır, insanlık tarihini nasıl değiştirecek? Tüm bu soruların cevabını bulmak için ALEXANDRA'yı keşfetmeye hazır olun…
“İşte o, öyle bir kadındı; gerçekçi, komplekslerden arınmış ve sade. Varlığı, soluduğunuz ama farkına bile varmadığınız, onsuz yaşamanın imkânsız olduğu hava gibiydi. İçtiğinizde ne tadını ne de kokusunu düşündüğünüz, ama onsuz yapamayacağınızı bildiğiniz su gibi… En lezzetli yemeği onsuz yiyemeyeceğiniz tuz gibi, ve ismi gibi tarif edilemez bir kokuya sahip, tam anlamıyla bir 'Gül'dü…”
YAZARDAN BİR MEKTUP
Bu Hikâyeme Eşlik Edenler,
Okuduğunuz (veya okuyacağınız) bu roman, benim için sadece kelimelerle örülmüş bir hikaye değil; aynı zamanda bir ömür boyu biriktirdiğim düşüncelerin, hayallerin ve derin duyguların bir yansımasıdır. Alexandra, yıllar boyunca zihnimde şekillenen sorulara, inançlara ve yaşanmışlıklara bir yanıt arama sürecimin somut bir ürünü oldu. İlk romanımı yazmak için epey geç sayılabilecek bir yaşta kalemi elime almam, hayatın bana öğrettiği bir şeyle yakından ilgilidir: Yaşamda hiçbir şey için geç değildir.
Bu kitabı yazarken esin kaynağım, yıllardır beni etkileyen Erich von Däniken’in "Tanrıların Arabaları" isimli eseriydi. O kitapla birlikte aklımda şekillenen büyük sorular hep aynıydı: İnsanlık gerçekten nasıl var oldu? Zekâ bize nereden geldi? Bu gezegendeki varlığımızın kökeni, düşündüğümüzden daha gizemli olabilir mi? Ben de tıpkı Däniken gibi, zekânın insanlara uzaylılar tarafından aşılandığına inanıyorum. Ve bu romanı, o inancın izini sürerek, kendi kurgusal dünyamda bu sorulara yanıt aramak için yazdım.
Ancak bu kitap sadece zekâya dair teorilerle ilgili değil; aynı zamanda benim için oldukça kişisel bir hikayeyi de barındırıyor. Babamın Los Angeles’taki kanser tedavisi sırasında yaşadığım günler boyunca tanıştığım Alexandra, İngilizce öğretmenim olarak hayatıma girdi ama kısa zamanda ruhumda derin izler bıraktı. Ona karşı hissettiğim platonik aşk, bu romanın ruhunu şekillendiren en önemli duygulardan biri oldu. Alexandra, sadece bir öğretmen ya da bir hayal değil; onun gözlerinde, onun sesinde, belki de hiç bilmediği bir şekilde bu kitabın dokusunu oluşturan sevgi, tutku ve özlem vardı.
Hayatta hepimizin böyle bir "Alexandra"sı vardır belki de. Ulaşamadığımız ama kalbimizin bir köşesinde yaşattığımız, dokunamasak da ruhumuza derinlik katan bir insan. Bu romanı yazarken her satırında o derinliği hissettim. İnsanın en güçlü hikayeleri, içinden taşıp gelen, kalbini dolup taşıran hislerle yazılır. Ve işte bu roman da öyle yazıldı.
Eğer bu kitabı okurken en azından bir an bile durup hayatın büyük gizemleri üzerine düşündüyseniz ya da kalbinizde derin bir sevgiyle anımsadığınız birini hatırladıysanız, o zaman bu hikaye amacına ulaşmış demektir. Beni bu satırlara yönlendiren hayatımın bu iki büyük teması—uzayın derinliklerinden gelen sorular ve kalbimin derinliklerinde yankılanan sevgi—sizlere de bir şekilde dokunmuşsa, bu benim için en büyük mutluluktur.
Bu kitabı yazmak, benim için bir tür yeniden doğuştu. Sizler için de belki bir yolculuğun başlangıcı olmasını dilerim. Hayatın anlamını ararken, kimi zaman geçmişe bakmak, kimi zaman da yıldızların altında yeni cevaplar aramak gerekebilir. Umuyorum ki bu hikaye, size kendi yolculuğunuzda bir ışık, bir rehber olur.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. İlk romanımla sizi bir yolculuğa çıkarabildiysem ne mutlu bana.
Yeni hikayelerde, yeni keşiflerde buluşmak dileğiyle…
Sevgiyle ve sonsuz bir merakla,
Baha Yıldızhan
ALEXANDRA
978-625-94768-0-3
Değerlendirmeler